Sara YANAROCAKArapça İsmail bin- Nagdila (doğumu 993 Kurtuba- Kordoba, ölümü 1055/56 Gırnata- Granada, İspanya). Talmud bilgini, dilbilgisi uzmanı, filozof, şair ve Gırnata Emirliğini 30 yıl boyunca yöneten güçlü devlet adamı olan Samuel ha- Nagrela, Yahudiler tarafından şef anlamına gelen ha- Nagid lakabı ile anılırdı
Yusuf BESALEL
İbranicede kaneh veya ölçü değneği olarak geçen bu tabir mecazi anlamda bir mükemmellik ölçüsü olarak kullanılmış olup, bu anlamda Kutsal Yazılar ile ilgili olarak ilk kez Kilise Babaları tarafından kullanılmıştır. Yahudi kaynakçaları da, bu tabirin varlığını kabul etmişlerdir. Örneğin Sefarim Hitsonim (Harici Kitaplar Sanhedrin 10:1de anlatıldığı gibi), tasnife tabi olmayan ve Apokrifa ve Psödepigrafa bahsi altında adı geçen kitaplara değinirken, tasnif kavramını kabullenir. Öte yandan, İbranicede mevcut olan metame et a- yadayim (elleri kirleten) deyimi de, kutsal bir kitabı tahrif etmeye kalkışan herhangi bir kişinin dinsel bir kirliliğe maruz kalacağını ima eder. Geniza ise, artık kullanılmayacak kutsal kitapların ve benzeri yazılar içeren objelerin depolanacağı yerler anlamındadır. Rabinik tartışmalarda sözü geçen bu tabirer, Meseller, Vaiz, Neşideler Neşidesi ve Ester kitaplarının nasıl tasnif edildiği konusunu sorgulamaktadır.
Eski Yisraelin tüm edebiyatının günümüze dek gelmediği ve Kutsal Kitapın kendisinin kaybolmuş olan ve o dönemlere ait kitaplara ve kayıtlara atıfta bulunduğu açıktır. Bu gibi eserler arasında Tanrının Savaşlarını Kitabı (Sayılar, 21:14), Yaşarın Kitabı (Yeoşua, 10:13, II. Samuel, 1:18) ve Yisrael Yeudanın Krallarının Tarihi (Örneğin I. Krallar, 14:19,29) bulunur. Bu olgu, kısmen tesadüfi olarak açıklanabilir. Fakat tasnif ölçüsü fikri; bazı kitapların bilinçli olarak dışlandığını, fakat bazılarının da kutsal kitaplar olarak kabul edilmeleri nedeniyle, resmi bir şekilde tasnife tabi tutulduklarını ima etmektedir. Bununla beraber zaman içerisinde işlevselleşen birçok etken bazı eserlerin diğerlerine karşı tercih edilmesini sağlamıştır. Mabetteki dinsel uygulamaların oluşturduğu kültür etkisiyle, bu külte bağlı olan (örneğin rahiplerle ilgili talimatlar) bazı eserler tercih edilerek, Mabet çevrelerine özenle nakledilmiştir. Ulusal maziyi kapsayan ve Yisrael ile Tanrının ahitini tasdik eden anlatılar kısa bir süre içerisinde yüksek bir mertebe kazanmışlar ve bir ilahi hukuk olarak addedilmişlerdir. Peygamberlerin halka çağrıları doğal şekilleriyle korunmuş ve bunlara inananlarca muhfaza edilmişlerdir. Bazen bazı kitaplar tek başlarına tasnif ölçüsü dahiline alınmaya uygun görülmüşlerse de, oldukça uzun bir zaman süresi boyunca belirli bir kütleye dahil edilmemişlerdir. Örneğin Mezmurların büyük bir kısmı, Mezmurlar Kitabının tasnif ölçüsü dahline alınmasından muhtemelen yüzyıllar evvel mevcuttu ve kutsal addediliyordu. Bu durumda söz konusu olabilecek çeşitli işlemler arasında doğru ayrımı yapabilmek mühim olmaktadır. Bir kitabın edebi gelişmesi son bulmakta ve artık yazıcılar ve kopyacılar tarafın okurlara teslim edilmektedir. Bir kütlenin tasnife alınması ile birlikte birtakım sınırlar konmakta ve buna başka kitaplar dahil edilmemektedir. Bütün hallerde bu yazılarda ilahi bir ilham olduğu inancı, tasnifin gerçekleştirilmesi için elzem olmaktaydı.
Günümüze ulaşan şekliyle tasnif ölçeği karmaşık bir tarihsel ve edebi işlem sayesinde gerçekleşmiştir. Helenestik döneme ait kaynakçalar, bu işlemin son aşamaları hakkında bazı deliller sunmaktaysa da, daha önceki dönemlere ait bilgiler az miktardadır ve sonuca ulaşma açısından yetersizdir. Bu bakımdan tekrar oluşturulacak bir yapılandırma daha ziyade konjoktür ile ilgili bir konu olabilir. Tasnif ölçüsünün Kutsal Kitapı üç bölümde ele alması, birçok alim tarafından bir tarihsel gelişmenin sonucu olarak görülmektedir: bu üç bölüm birbiri ardından ve tarihsel safhaları izleyerek tasnife tabi tutulmuşlardır.
devam edecek....
Kaynakça: "Yahudilik Ansiklopedisi", Cilt I, II, III Yusuf Besalel